Bir varmış, bir yokmuş…
Gökyüzüne bakıldığında pırıl pırıl parlayan yıldızların arasında, ormanın
derinliklerinde, kocaman gözleriyle her gece gökyüzünü izleyen Minik Baykuş
Lulu yaşardı. Lulu, diğer baykuşlardan farklıydı. O, yıldızlara hayrandı ve
onların ışık saçan tozlarını toplamak istiyordu. Çünkü ormanda anlatılan
eski bir efsaneye göre, yıldız tozu bir araya geldiğinde dilekleri
gerçekleştiriyordu.
Her gece yıldızlara bakarak içinden bir dilek tutan Lulu’nun en büyük
hayali, bir gün yıldızlardan dökülen o parlak yıldız tozlarından birini
bulmaktı. Ama yıldız tozları çok nadir dökülürdü ve sadece cesur, sabırlı,
iyi kalpli olanların yoluna çıkardı.
Bir gece Lulu, her zamanki gibi büyük meşe ağacının dalında otururken
gökyüzünden hafifçe süzülen parlak bir ışık gördü. Bir yıldızdan dökülen
toz, altın bir ışık huzmesi gibi yavaşça ormanın derinliklerine doğru düştü.
Lulu heyecanla kanatlarını çırptı.
“Bu bir yıldız tozu! İşte bu benim fırsatım!”
Hemen uçmaya başladı. Yıldız tozunun düştüğü yere ulaşmak için karanlık
ormanın içine dalması gerekiyordu. Ama Lulu hiç korkmadı. Çünkü yıldızlar
ona cesaret veriyordu.
Ormanın Gizemli Durakları
Lulu, yıldız tozunu bulmak için uçarken ormanda üç durakta bazı arkadaşlarla
karşılaştı. Her biri ona farklı bir öğüt verdi.
Lulu önce dallarda koşuşturan sevimli sincabı, Piti’yi gördü. Piti, Lulu’nun
heyecanla uçtuğunu fark edince seslendi:
“Nereye böyle hızlı gidiyorsun, Lulu?”
Lulu nefes nefese anlattı: “Yıldızlardan düşen bir yıldız tozunu arıyorum!
Onu bulmalıyım.”
Piti gülümsedi. “O zaman sana bir öğüt vereyim. Bazen en iyi yolu bulmak
için acele etmemek gerekir. Yavaşla ve dikkatlice bak. Sabırlı ol.”
Lulu teşekkür etti ve daha yavaş uçmaya başladı.
Lulu uçarken karanlık bir patikaya girdi. Orada ışık saçan bir böcek olan
Fiko’yu gördü. Fiko küçük kanatlarıyla yanıp sönüyordu.
“Nereye gidiyorsun, Lulu?” diye sordu Fiko.
“Yıldız tozunu arıyorum!” dedi Lulu.
Fiko gülümsedi ve dedi ki: “Karanlıkta yolunu bulmak için sadece gözlerinle
değil, kalbinle de görmelisin. İçindeki ışık seni doğru yola götürecektir.”
Lulu teşekkür etti ve kalbinin sesini dinleyerek uçmaya devam etti.
Sonunda Lulu, ormanın derinliklerinde yaşlı kaplumbağa Tora’ya rastladı.
Tora yavaşça başını kaldırdı ve Lulu’ya bilgece bir bakış attı.
“Ne arıyorsun, küçük baykuş?” diye sordu.
“Yıldız tozunu arıyorum, Tora. O benim dileğimi gerçekleştirecek!”
Tora gülümsedi. “Gerçek mutluluğu bulmak için bazen sadece yıldız tozunu
değil, yolculukta öğrendiklerini de görmelisin. Sen zaten cesur, nazik ve
iyi kalplisin. Belki de ihtiyacın olan tek şey bu.”
Lulu, Tora’ya teşekkür etti ve yolculuğuna devam etti.
Lulu, sonunda yıldız tozunun düştüğü yere ulaştı. Ay ışığıyla aydınlanan
küçük bir çiçek bahçesinde, yerde parlayan bir altın toz yığını vardı. Lulu
heyecanla kanat çırptı ve yıldız tozunu avucuna aldı. O anda bir mucize
oldu!
Yıldız tozu parlarken Lulu’nun içini tarifsiz bir huzur kapladı. O an Lulu,
Tora’nın ne demek istediğini anladı. Yıldız tozu dilekleri
gerçekleştirebilirdi, ama Lulu’nun bu yolculukta öğrendiği cesaret, sabır ve
içindeki ışık, onu zaten güçlü ve mutlu bir baykuş yapmıştı.
Lulu gözlerini kapattı ve fısıldadı: “Benim dileğim, her zaman bu güzel
yolculukları hatırlamak ve içimdeki ışığı korumak.”
Yıldız tozu, Lulu’nun avucunda parladı ve sonra hafifçe gökyüzüne yükselerek
yıldızların arasında kayboldu.
O gece Lulu, büyük meşe ağacındaki yuvasına döndü ve huzur içinde uykuya
daldı. Rüyasında yıldızların arasında uçuyor, arkadaşlarıyla birlikte
gülüyordu. O artık sadece bir yıldız hayranı değil, cesur ve ışık saçan bir
baykuştu.
SON 🌟🦉✨